Milli İrade’ye, ülkemizin birliğine, bütünlüğüne, huzuruna kasteden menfur kalkışma, ihanet ve darbe girişimini engelleyen şehit ve gazilerimiz 15 Temmuz’un sene-i devriyesinde Darülaceze’de anıldı.
Başkan Yardımcımız Ahmet Malatyalı’nın sunumuyla başlayan anma programına sakinlerimiz, hayırseverlerimiz, iş adamı ve sanatçılarımız katılım sağladı.
Darülaceze’de büyüyen ve şu anda sevgi evlerinde yaşayan çocuklarımızın “15 Temmuz Şehitleri” temalı mozaik çalışmasının Başkanımız Hamza Cebeci ile İdare Meclisi Üyemiz Namık Ayhan tarafından açılışının gerçekleştirilmesi sonrası İBB Mehteran Takımı eşliğinde İstiklal Marşı okundu.
Halil İbrahim Ciğer’in Şehitlerimiz için gerçekleştirdiği Kuran-ı Kerim tilaveti sonrası, Kur’an-ı Kerim’i Ezbere okumada dünya birincisi olan Hafız Selman Okumuş ile Hafız Mustafa Duman ilahiler söyledi.
Konuşmasına katılımcılara teşekkür ederek başlayan Başkanımız Hamza Cebeci, “Milletimiz hiç bir zaman esareti kabul etmedi. Allah’ın izniyle hangi şekliyle gelirse gelsinler biz yedi düvele karşı zafer kazanmışız, yetmişi de gelsin bu millet yine mağlup olmayacak. Aziz şehitlerimizi minnetle ve dua ile yad ediyoruz.”dedi.
ASYA PORT Marka Yöneticisi ve Darülaceze Gönüllüsü Asuman Karaşabanoğlu, Sanatçı Züleyha, Kara Fatma kitabının yazarı İlknur Bektaş da birer konuşma yaptı.
Gazi Lenvet Deveci, 15 Temmuz gecesinin Demokrasi zaferi olduğunu söyleyen Sinema sanatçısı Vilma Alles, “Türkiye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın dediği gibi halkın üstünde bir güç yoktur. Bu, Türkiye’ye inanılmaz bir özgüven ve gurur verdi. Tüm dünyaya gösterildi ki Türkiye’ye karşı kimse gelemez.”dedi.
15 Temmuz Gazisi Levent Deveci de programa katılanlarla duygularını paylaştı.
15 Temmuz gecesi evine yürüme mesafesinde bir kafede oturduğu sırada televizyonda askerlerin köprüde olduğunu görünce bunun bir darbe olduğunu anladığını ve hemen eve gittiğini söyledi.
Al Yıldızlı bayrağımızı da alarak eşi ve çocuklarıyla vedalaştıktan sonra o sırada uyuyan sekiz yaşındaki kızını koklayarak evden ayrıldığını ifade eden Deveci, “‘Ben gideceğim, şehit olacağım’ dedim. Eşim, ‘Gidebilirsin, ben hakkımı helal ediyorum. Şehit olmadan gelme.’ dedi. Helalleştik, sarıldık çocuklarla, çıktım gittim. Kısıklı’daki emniyet müdürlüğüne gittim, ‘Nerede sıkıntı varsa, oraya gideyim çünkü ben buraya mücadele etmeye geldim. Anons yapalım.’ dedim. Anons yapacak bir tane cihaz bulamadık. Oradaki FETÖ Terör Örgütü elamanları bütün cihazları, silahları toplayıp firar etmişler. Köprü ve Çengelköy’de çatışmalar olduğunu söylediler. Köprünün daha önemli ve stratejik olduğunu düşünerek, yirmi arkadaşımızla köprüye hareket ettim. Silah sesleri geliyordu ama ben önce plastik mermi olduğunu düşündüm ilk başta. Köprüye yaklaştığımızda yerdeki kanları gördüm ve ciddi anlamda ateş edildiğini anladım. Ben şehitliği göze aldığım için mermi geliyor diye yere yatmadım, mermilerin üstüne gittim. Kimsenin elinde bırakın silahı, sopa bile yoktu, Türk bayrakları dışında.”
Deveci, vurulma anını ve sonrasını şöyle anlattı:
“Atış esnasında gişelerdeydik, kafamı kaldırdım, onlardan daha yaşlı, kısa boylu şişman biri ‘Öldürün bu Erdoğan’ın p..lerini’ diye bağırdı. Ben o sırada hala ‘Bu yaptığınız darbe’ diye söylüyordum. Öndeki askerler dizüstü atış yapıyor, arkadakiler de ayakta ateş ediyordu. Hava aydınlandığı için net görünüyordum. 30 metre yok benim vurulduğum mesafe. Ateş edildi, döndüm ‘Allahu Ekber ben vuruldum’ dedim. Yanımda iki kişi şehit oldu. Mermi ağzımdan giriyor 20’lik dişe vuruyor ve içeriye giriyor.
Şuurumu kaybetmedim, oraya gelenler oldu, gelenler tarandı. Zeynep Kamil’e götürüldük, ilk müdahale orada kadın doğum uzmanları tarafından yapıldı. Ambülansla Göztepe Hastanesi’ne gittik. 5 saat sonra ameliyata alındım. Ameliyatım 20 saat sürmüş.”
Bir ayı yoğun bakımda olmak üzere 2 ay hastanede kaldığını ve ağız içi operasyonların halen devam ettiğini kaydeden Deveci, yapılan bir operasyonla kaval kemiğinin yüzüne nakledilerek çene oluşturulduğunu söyledi.
Darbe girişimi gecesi, mücadele etmesi gerektiğini düşünerek dışarı çıktığını ifade eden Deveci, “Bugün olsa aynı şuurla, kesinlikle mücadele ederdim, silahım olsun olmasın, ama tabii ki boş gitmem. O gün bizim de kendimizi koruyabileceğimiz hiçbir şey yoktu, Allah dışında.” dedi.