“ABDÜLHAMİD HAN BU HANEDAN’IN ZİYNETİDİR”

0
611 views

 

Darulaceze Başkanlığı, “Darülaceze’nin Kurucusu Sultan Abdülhamid Han Dönemine Bakışlar” başlığıyla İstanbul Üniversitesi ile birlikte  Sultan II. Abdülhamid’in sosyal hayata bakışını ele alan bir sempozyum düzenledi.

Başkanımız Hamza Cebeci ‘nin açılış konuşmasıyla başlayan programda;  İstanbul Üniversitesi’nden Prof. Dr. Cezmi Eraslan II. Abdülhamid’in Devraldığı Miras, Prof.Dr. Arzu Terzi II. Abdülhamid ve Hanedanın Ziyneti , Prof. Dr. Ali Şükrü Çoruk II. Abdülhamid Döneminde Sansür,  Prof. Dr. Fazlı Arslan II.Abdülhamid Döneminde Türk Musikisi , Yard.Doç.Dr. Şamil Mutlu II. Abdülhamid Döneminde Eğitim, Aydın Çakmak II. Abdülhamid’in Sürgün Günleri, Bilecik Şeyh Edebalı Üniversitesi E. Rektörü Prof. Dr. Azmi Özcan II. Abdülhamid Döneminde Avrupa, Yalova  Üniversitesi Rektör Yard. Prof. Dr. Ali Rıza Abay Abdülhamid Dönemi Sosyal Politikaları konularında sunum yaptılar. 

İBB İstanbul 1 TV’den de canlı yayınlanan Darülaceze Kültür Merkezi’ndeki programa Başkanımız Hamza Cebeci,  İstanbul Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof.Dr. Recep Güloğlu, Başkan Yardımcılarımız Ahmet Malatyalı, Ümit Ünal, İlhan Uğur, Ali Erdem ile çok sayıda davetli katıldı.

Darülaceze’nin sosyal hizmet geleneğinin temsilcisi olduğunu söyleyen Başkanımız Cebeci, “Darülaceze hoşgörünün, birlikte yaşamanın, dayanışmanın bir sembolüdür. Savaş anlarında bile insanlar ve dinler arasında ayrım yapmayan bir medeniyetin mensubuyuz biz.  Abdülhamid Han’ı Ulu Hakan Sultan Abdülhamid yapan da budur zaten. Bu asil milletin, bu necip milletin hamiyetperver insanların yadımlarıyla kurumumuz 121 yıldır hizmetine devam ediyor. Burada kalanında çalışanın da mutlu olması için mücadele ediyoruz.”dedi.

İstanbul Üniversitesi Rektör Yardımcısı Recep Güloğlu da “Batı’nın Doğu’ya zaman zaman saldırısı olmuştur, Haçlı Seferleri gibi. Sultan Abdülhamid zamanında yapılan saldırı kadar bir saldırı olmamıştır.  1992’de Türk Milli Takımı’nın doktoru olarak Filistin’de İsrail ile karşılaşmamız için oraya gittiğimizde, oradaki Sultan Abdülhamid Han’a olan sevgiyi, saygıyı, muhabbeti, bağlılığı gördüğüm zaman hayatımın en mutlu günlerinden biri yaşamıştım. “Bana evhamlı diyorlardı. Hayır, ben ancak gafil değildim.” diyen o Ulu Hakan’a hürmet ediyorum, kendisini çok seviyorum.  Hocalarımıza rica ediyorum. O büyük Zat’ı gençlerimize daha iyi tanıtmakla yükümlüyüz diyorum. Emeği geçen herkes sevgi ve saygılarımı arz ediyorum, çok teşekkür ediyorum.”dedi.

Sempozyumun birinci oturumunda söz alan Prof. Dr. Cezmi Eraslan, Sultan II. Abdülhamid’in Cumhuriyet Dönemi’nde Osmanlı’nın simgesi olarak, en muktedir padişahı olarak görüldüğü için en fazla eleştirilen isim olduğunu, hakkında haddi aşan suçlamaların yapıldığını söyledi.

Övgü ve yergide aşırılığa kaçmamak gerektiği üzerinde duran Eraslan; Abdülhamid Han’ın Osmanlı’nın en zor zamanlarında padişah olduğunu, bölgede ve dünyada önemli siyasi hamleler yaptığını ifade etti, “Abdülhamid Han bu Hanedan’ın ziynetidir.”dedi.

Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın İslam İşbirliği Teşkilatı’nın İstanbul toplantısında da değindiği gibi, İslam âleminde, duygu düşünce birliğini sağlamak gerektiğini bu sağlandığında ancak eylem birliğinin gerçekleştirilebileceğinin mümkün olacağını söyledi.  Abdülhamid Han bu fikri yüz küsür  yıl önce ortaya attığında büyük sıkıntılar yaşadığını buna rağmen içerde ve dışarıda İslam esasını ön plana çıkararak problemleri çözmeye çalıştığını ifade etti.

Prof. Dr. Azmi Özcan, Abdülhamid Han ile ilgi birçok yerde toplantılar, konferanslar ve sempozyumlar yapıldığını, en anlamlısının ise burada yapılanın olduğunu söyledi. Özcan, “Bir vefa bir kadirşinaslık, bir takdir  olarak kurucusu olduğu kişiye karşı bu toplantıyı düşünmesi, bu toplantıyı güzide bir Üniversitemizle birlikte organize etmesi hakikaten takdire şayandır. Emeği geçen dostlarımızı şükranla anıyorum.”diyerek konuşmasına başladı.

Bizleri yetiştiren, büyüten anne babalarımıza, büyüklerimize karşı millet olarak bir şükran, bir takdir vesilesi olarak bu müesseseler kurulduğunu söyleyen Özcan,  “Bu müesseseleri kuranlardan, yaşatanlardan Allah razı olsun.”dedi.  Darülaceze’nin hem bizim tarihimizin hem bizim milletimizin iftihar vesilesi olan kurumu olduğu ifadesini kullandı.

Prof. Dr. Arzu Terzi, Sultan Abdülhamid tahta çıktıktan sonra devletin en önemli gelir kaynaklarını, çok değerli arazileri yabancıların elinden kurtarabilmek amacıyla kendi mülkü haline getirdiğini söyledi.

Sempozyumun öğleden sonraki  oturumunda  konuşan Prof.Dr. Ali Rıza Abay, Abdülhamid Han ile ilgili çok şeylerin söylendiği bizim zihnimize yerleşenin ise “Ulu Hakan Abdülhamid Han” olduğunu söyledi.

Abay, Osmanlı’dan sonraki dönemde bütün kavramlarla oynanırken,  “ Darülaceze”nin bu güne kadar değişmeden kalabildiğine dikkat çekerek,” bu ismi muhafaza edenlere, yaşatanlara bu konuya ilgi duyup bu sempozyumu düzenleyenlerei,hepsine çok teşekkür ediyorum.”dedi.

Prof. Dr. Ali Şükrü Çoruh, Abdülhamid Han Dönemi’nde sansür konusunu değerlendirirken,  Prof.Dr. Fazlı Arslan da o dönemin Türk Musikisi’ni ele aldı.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz